1. DUYU ORGANLARI (ORGANA SENSUUM)
Canlının çevresinde meydana gelen olayların algılanması ve bunların belirli yollar ile beyindeki
merkezlere taşınarak yorumlanması için özel organlar oluşmuştur. Duyu organları
taşıdıkları görevler ile ilgili olmak üzere, sinir sistemi ve bu sistemin yolları ile son derece
yakından ilişkilidirler. Herşeyden evvel, duyu organları ile alınan bir uyarı (veya his=duyu),
bu yollar üzerinden merkeze taşınır.
Duyu organlarını ve görevlerini şu başlıklar altında incelemek mümkündür:
■ Dokunma organı (Organum tactus) : Isı, ağrı ve temas ile ilgili hisleri alır.
■ Görme organı (Organum visus) : Görme ile ilgilidir.
■ İşitme ve Denge organı (Organum vestibulocochleare) : İşitme ve denge ile ilgili duyuları
alır.
■ Koku organı (Organum olfactus) : Koku alma işini yapar.
■ Tat organı (Organum gustus) : Tat alma işini yapar.
1.1. Dokunma Organı (Organum tactus)
Dokunma duyusu ile ilgili esas organ deridir. Ancak, deri ile birlikte, bu yapının oluşumu içinde
yer bulan kıllar ve tırnaklar da aynı görevi yüklenmişlerdir.
Deri vücut yüzeyini bir örtü gibi döşer. Ancak, buluduğu yere ve fonksiyona göre bazı
değişiklikler gösterir. Deri ile, sıcak-soğuk, dokuma ve ağrı duyuları alınarak, belirli yollar
üzerinden merkeze taşınır. Bu duyuların alınması için, derinin belirli ve uygun yerlerinde reseptör
yapılar oluşmuştur. Reseptörler; mekanik, termik ve kimyasal uyarıları alabilecek
özellikte bir çeşitlilik gösterirler. Deri aynı zamanda vücut sıvısının ayarlanması ve yüzey
kuruluğunun düzenlenmesi bakımından da önemli görevler yüklenir. Yapısı içinde, özel
oluşmuş bazı elemanlarda bulunur. Salgı bezleri, kıllar ve titrek tüyler, tırnaklar bu oluşumlara
örnektir. Yukarıda da belirtildiği gibi, kıllar ve tırnaklar bazı duyuların alınmasında
önemli rol oynarlar.
1.2. Görme Organı (Organum visus)
Görme ile ilgili duyuların alınmasında esas organ gözdür. Ancak, alınan duyuların değer-
lendirilmesi ise beyindeki ilgili merkezlerde yapılır. Kolay anlaşılabilmesi bakımından,
görme duyusunun alınmasında görevli bölüm, iki kısma ayrılarak incelenir:
■ Reseptör bölüm olarak göz küresi (Bulbus oculi) ve alınan duyuları beyine nakleden
yol (N. opticus),
■ Gözün koruyucu elemanları ve hareketlerinde yardımcı oluşumlar (Orbita, göz ka
pakları, Conjunctiva, gözyaşı bezi ve gözün kasları).
1.2.1. Göz Küresi (Bulbus oculi)
Göz küresi orbita içinde yer bulmuş küre şeklinde bir yapıdır. Ön tarafında, dışarıya doğru
hafifçe çıkıntılı, saat camını andırır bir kısmı vardır (cornea). Göz küresinin ön ve arka kutuplarının
birleştiren doğru, kürenin eksenini verir ve axis bulbi adı ile belirtilir. Arka kutbun
içyan tarafından, görme siniri (N. opticus) ayrılır. Bu sinir geriye doğru bir gidişle, kendi adı
ile tarif edilen kanala (canalis opticus) sokulur. Göz küresi orbita içinde iken, etraftan yağ ve
bağ dokusundan oluşmuş bir kütle ile kuşatılmıştır.
Her iki yandan gelen ve Canalis opticus'dan geçerek kafatası içine dahil olan N.opticuslar
(görme siniri) kısa bir gidişten sonra; Hipofiz bezinin önlerinde birbiri ile çaprazlaşarak kesişirler.
Bu çaprazlaşmada, bazı lifler çapraza katılırlar, bazıları ise bu kurala uymazlar.
Böylece çapraza uyan ve bir yandan gelen lifler öteki yana geçmiş olurlar. Bu yapılaşma iki
göz ile tek görmeyi sağlar.
Göz küresi dıştan içe doğru olmak üzere üç esas tabakadan meydana gelmiştir. Bu üç tabaka
sıra ile şu isimleri alırlar :
■ Dış tabaka : Sclera
■ Orta tabaka : Choroidea
■ İç tabaka : Retina
Dış tabaka oldukça sağlam ve kirişsi bir yapı gösterir. Göz küresinin büyük kısmını örterek
koruyuculuk yapar. Göz küresinin ön kısmındaki çıkıntılı cornea kısmı da esas itibariyle bu
tabakadan meydana getirilmiştir. Burada, cam renginde ve damarsız bir durumdadır. Orta
tabaka ise oldukça ince bir yapıdadır. Pigment hücrelerinden ve damarlardan oldukça zengindir.
Bu tabakanın öne doğru çıkıntılı kısmında pupillanın açılma ve kapanmasını temin
eden kaslar bulunur. Gözün görme ile ilgili esas tabakası ise iç tabakadır(retina). Burada
görme ile ilgili duyuları alan reseptör hücreler bulunur. Ancak, bu tabakanın bir kısmı ışığa
hassas iken, diğer bir bölümü ise bu hassasiyeti göstermez. Retina tabakasının her tarafından
başlayan ince sinir uzantıları, bir araya gelirler ve arkada görme sinirini (N. opticus)
oluştururlar.
Dışarıdan retina üzerine kadar gelen ışık, yolu üzerindeki ışığı kıran üç ayrı ortamdan geçerek
ilerler. Bunlar; gözün ön ve arka kameraları, Corpus vitreum ve Lens adı verilen yapılardır.
Lens askıya alınmış bir mercek gibi yerinde durur. Işığın durumuna göre yassılaşma
veya bombeleşme gösterir ve böylece lensin kırma gücü de değişir. Buna göre retina üzerine
düşen ışık miktarı da ayarlanmış olur. Lensin yapısında meydana gelen bu fonksiyonel
değişikliğe "akkommadation" denir. Göz küresinin iç boşluğunun büyük kısmı jelatinöz
yapıdaki Corpus vitreum tarafından doldurulmuştur. Ön ve arka kameralarda ise açık renkli
akıcı bir sıvı vardır. Her iki kamera Iris tarafından ayrılmış gibidir. Ancak ortada Pupilla ile irtibatlıdırlar.
Bu irtibat dolayısı ile kameralar arasında sıvının sirkülasyonu meydana gelir.
1.2.2. Gözün Koruyucu Elemanları ve Hareketlerinde Yardımcı
Alt ve üst göz kapakları (palpebrae) vasıtasıyle gözün kapatılması sağlanır. Göz kapaklarının
iç yüzü bağ dokusundan oluşmuş, sağlam yapılı bir örtü ile döşenmiştir (conjunctiva).
Bu örtü devam ederek, daha ileride göz küresine atlar. Orbitanın üst-dış köşesinde
gözyaşı bezleri (Gl. lacrimale) yer alır. Bu bezlerin salgıladıkları sıvı, göz kapaklarının hareketleri
ile bütün göz küresini yıkar ve gözün iç köşesindeki gözyaşı havuzunda (Saccus lacrimalis)
toplanır. Gözyaşının bir kısmı dışarıya akarken, bir bölümü de dar bir kanal aracılığı
ile burun boşluğuna nakledilir.
Göz kapaklarının serbest kenarlarında yağ ve ter bezleri bulunur. Burada aynı zamanda kirpiklerde
yer alır. Bu yapılar gözü yabancı maddelere ve aşırı sıcağa karşı korurlar. Yabancı
maddeler ile tahriş durumunda, yoğunlaşmış kan damarları dolayısı ile conjunctiva'da
kırmızı bir görüntü meydana gelir. Ikter durumunda ise, conjunctiva'da bilirubin toplanması
ile, gözün beyazı sarı olarak görülür.
Göz küresinin hareketleri altı kas tarafından sağlanır. Orbita'nın kemik duvarlarından başlayan
bu kaslar, göz küresi üzerinde değişik yerlerde Sclera'ya tutunarak sonlanırlar. Göz
küresini her taraftan kuşatan yağ ve bağ dokusu, orbita içinde kürenin hareketlerini kolaylaştırır.
Göz kaslarının düzenlenme durumuna göre, göz küresinin her yana hareketi kolayca
yapılır. Gözlerin hareketleri simetrik olarak meydana gelir. Yani, her iki gözde aynı anda
benzer hareketler elde edilir. Göz kaslarının uzunluk ve fonksiyonlarının birbirlerine karşı
uyumsuzlukları, şaşılığa yol açar.
1.3. İşitme ve Denge Organı (Organum vestibulocochleare)
İşitme ve denge ile ilgili organlar, genel bir tanımlama ile çok defa sadece "kulak" olarak belirtilir.
Çünkü, her iki duyu ile ilgili elemanlar, yakın komşuluk halinde ve temporal kemik içinde
bulunurlar. Bu bakımdan, işitme ve denge ile ilgili organlar arasında sıkı bir ilişki de söz
konusudur.
Esas itibariyle Os temporale'nin kaya parçası (pars pyramis) içinde ve iç kulak bölümünde
bulunurlar. Denge organı (statik aperey) boşluktaki oryantasyonu, Cochlea'daki işitme elemanları
ise işitme ile ilgili fonksiyonları yerine getirirler. Her iki kısma ait sinir uzantıları da,
VIII. kafa çiftini (N.vestibuloccochlearis) meydana getirmek üzere birleşirler. Bu sinir geriye
doğru bir gidiş ile, beyindeki ilgili çekirdek sahalarında sonlanır.
Yukarılarda da açıklandığı gibi, işitme ve denge ile ilgili organlar beraberce çoğu defa "kulak"
adı altında tanımlanır ve incelenir. Kulak yapısına göre dış, orta ve iç kulak olmak üzere
üç bölümde ele alınır. Her bölüm ise kendini oluşturan şu elemanlardan meydana gelmiştir:
■ Dış kulak : Auris externa
■ Kulak kepçesi ................. Auricula
■ Dış kulak yolu (açıklığı).. Meatus acusticus externus
■ Kulak zarı ...................... Membrana tympani
■ Orta kulak : Auris media
■ Orta kulak boşluğu ........ Cavum tympani
■ Kulak kemikçikleri .......... Ossicula auditus
■ Öztaki borusu ................ Tuba auditiva
■ Komşu boşluklar ............ Cellulae mastoidea
■ İç kulak : Auris interna
■ Kemik labirent ................ Labyrinthus osseus
■ Zar labirent ..................... Labyrinthus membranaceus
İç kulak yapısı içinde görülen zar labirent kısmı, kendi içinde tekrar Cochlea, yarım daire kanalları
ve Utriculus ve Sacculus olmak üzere kısımlara ayrılır. Buralarda işitme ve denge ile
ilgili spesifik hücreler bulunur.
Zar labirent, kemik labirent içinde yer almıştır ve tamamen kemik yapının şekline uygun bir
form gösterir. Birbirleri ile ilişkili fakat her taraftan kapalı bir geçit sistemi oluştururlar. Endolimfa
(endolympha) ve perilimfa (perilympha) adı verilen sıvılar burada bulunur.
Dış kulak ile orta kulak timpan zarı ile ayrılır. Orta kulaktaki küçük üç adet kemikçikten Malleus
adını alan timpan zarı ile irtibatlıdır. Stapes ise iç kulak duvarına irtibatlıdır. Her iki kemik
arasında da Incus adı verilen kemik bulunur. Böylece, dış kulak yolundan gelen ses dalgaları
timpan zarından Malleus'a aktarılır. Daha sonra bu titreşimler isimleri verilen kemiklerin
oluşturdukları fonksiyonel zincir üzerinden, Stapesin tabanı ile iç kulağa nakledilerek, ilgili
hücreler tarafından alınmaları sağlanır. Gerek işitme ve gerekse denge ile ilgili duyu, spesifik
hücreler tarafından alındıktan sonra, evvelce de belirtildiği gibi VIII. kafa siniri tarafından
beyindeki merkezlere kadar ulaştırılır.
1.4. Koku Organı (Organum olfactus)
Koku organının reseptör hücreleri burun boşluğu içinde bulunur. Burun tavanı ve burun
bölmesi ile, yan duvarları üzerinde yaklaşık 4-6 cm2'lik bir alan üzerine dağılmış spesifik
hücrelerdir. Bu sahaya "regio olfactoria" adı verilir. Koku alma duyusu gelişmiş olan bazı
memelilerde Regio olfactoria sahası daha da geniş bir durum gösterir. buradan da anlaşıldığı
gibi, burun boşluğunu döşeyen mukozanın tamamı koku işi ile ilgili değildir. Daha
büyük kısmı ise solunum sistemi ile ilgilidir. Bu bölüme de "Regio respiratoria" denir. Koku
bölgesi mukozasında özellikle sarı-kahverengi pigment depo edilmiştir. Bu bakımdan solunum
ile ilgili bölgelere göre biraz daha koyu renkte görülür.
Koku duyusunu alarak, merkeze götüren ince koku sinirleri (Nn. olfactorii) bu bölgedeki
spesial hücrelerden başlar. Geriye doğru bir uzanış ile, etmoid kemiğin kalbursu
bölümünden (lamina cribrosa) geçerek kafatası içine dahil olurlar. Burada, beynin frontal lobunun alt yüzünde bulunan ve Bulbus olfactorius adı verilen şişkince yapının içine sokularak
ilk sonlanmalarını yaparlar. Buradan başlayan uzantılar yollarına devam ile (koku yolları)
beyindeki koku merkezlerine kadar gelirler.
1.5. Tat organı (Organum gustus)
Tad alma işi ile görevli organlar dilin mukoza örtüsü içinde bulunur. Yüksek hassasiyetli
oluşumlardır. Dilin değişik bölümlerinde bulunan çıkıntılar (papilla) içinde yerleşmişlerdir.
Bunlara tat tomurcukları (Caliculi gustatorii) adı verilir. Büyük kısmı dilin üzerinde olmakla
beraber damakta, epiglotta ve özofagus'un üst bölümlerinde de tat tomurcuğu bulunur.
Bunlar birer kimyasal reseptörlerdir.
Tomurcuklar yolu ile alınan tat duyusu, beyindeki merkeze değişik sinirler üzerinden taşınır.
Dilden alınan duyuları esas itibariyle Chorda tympani adı verilen sinir nakleder. Böylece daha
ileride de görevi Nervus facialis yüklenir. Ancak; N.glossopharyngeus (IX) ve N.vagus
(X) üzerinden de beyne tat duyusu nakledilir.
Ağızdaki tat tomurcukları yardımı ile; acı, tatlı, ekşi ve tuzlu olmak üzere dört esas tat alınarak
nakledilir. Papillalar bu duyulara göre özel yapı kazanmıştır. Buna göre bazı bölümlerde,
bazı duyular daha ön planda alınır. Örneğin; dilin üst-yan kısımlarından ekşi, arka
kısımlarından açı, uç kısımlarından ise daha çok tatlı duyular alınır. Geniş bilgi için anatomi
ve histoloji kitaplarının ilgili bölümlerine başvurulması uygun olur..
Sözlük ve Kavram Dizini
Accomadati : Uyum
Auricula : Kulak kepçesi
Auris : Kulak
Bulbus oculi : Göz küresi
Cavum tympani : Orta kulak boşluğu
Choroidea : Gözün orta (damarsı) tabakası
Labyrinthus membranaceus : İç kulakta zar labirent
Labyrinthus osseus : İç kulakta kemik labirent
Meatus acusticus externus : Dış kulak yolu açıklığı
Membrana tympani : Kalak zarı
Retina : Gözün iç tabakası (ağ tabaka)
Sclera : Gözün dış tabakası
Canlının çevresinde meydana gelen olayların algılanması ve bunların belirli yollar ile beyindeki
merkezlere taşınarak yorumlanması için özel organlar oluşmuştur. Duyu organları
taşıdıkları görevler ile ilgili olmak üzere, sinir sistemi ve bu sistemin yolları ile son derece
yakından ilişkilidirler. Herşeyden evvel, duyu organları ile alınan bir uyarı (veya his=duyu),
bu yollar üzerinden merkeze taşınır.
Duyu organlarını ve görevlerini şu başlıklar altında incelemek mümkündür:
■ Dokunma organı (Organum tactus) : Isı, ağrı ve temas ile ilgili hisleri alır.
■ Görme organı (Organum visus) : Görme ile ilgilidir.
■ İşitme ve Denge organı (Organum vestibulocochleare) : İşitme ve denge ile ilgili duyuları
alır.
■ Koku organı (Organum olfactus) : Koku alma işini yapar.
■ Tat organı (Organum gustus) : Tat alma işini yapar.
1.1. Dokunma Organı (Organum tactus)
Dokunma duyusu ile ilgili esas organ deridir. Ancak, deri ile birlikte, bu yapının oluşumu içinde
yer bulan kıllar ve tırnaklar da aynı görevi yüklenmişlerdir.
Deri vücut yüzeyini bir örtü gibi döşer. Ancak, buluduğu yere ve fonksiyona göre bazı
değişiklikler gösterir. Deri ile, sıcak-soğuk, dokuma ve ağrı duyuları alınarak, belirli yollar
üzerinden merkeze taşınır. Bu duyuların alınması için, derinin belirli ve uygun yerlerinde reseptör
yapılar oluşmuştur. Reseptörler; mekanik, termik ve kimyasal uyarıları alabilecek
özellikte bir çeşitlilik gösterirler. Deri aynı zamanda vücut sıvısının ayarlanması ve yüzey
kuruluğunun düzenlenmesi bakımından da önemli görevler yüklenir. Yapısı içinde, özel
oluşmuş bazı elemanlarda bulunur. Salgı bezleri, kıllar ve titrek tüyler, tırnaklar bu oluşumlara
örnektir. Yukarıda da belirtildiği gibi, kıllar ve tırnaklar bazı duyuların alınmasında
önemli rol oynarlar.
1.2. Görme Organı (Organum visus)
Görme ile ilgili duyuların alınmasında esas organ gözdür. Ancak, alınan duyuların değer-
lendirilmesi ise beyindeki ilgili merkezlerde yapılır. Kolay anlaşılabilmesi bakımından,
görme duyusunun alınmasında görevli bölüm, iki kısma ayrılarak incelenir:
■ Reseptör bölüm olarak göz küresi (Bulbus oculi) ve alınan duyuları beyine nakleden
yol (N. opticus),
■ Gözün koruyucu elemanları ve hareketlerinde yardımcı oluşumlar (Orbita, göz ka
pakları, Conjunctiva, gözyaşı bezi ve gözün kasları).
1.2.1. Göz Küresi (Bulbus oculi)
Göz küresi orbita içinde yer bulmuş küre şeklinde bir yapıdır. Ön tarafında, dışarıya doğru
hafifçe çıkıntılı, saat camını andırır bir kısmı vardır (cornea). Göz küresinin ön ve arka kutuplarının
birleştiren doğru, kürenin eksenini verir ve axis bulbi adı ile belirtilir. Arka kutbun
içyan tarafından, görme siniri (N. opticus) ayrılır. Bu sinir geriye doğru bir gidişle, kendi adı
ile tarif edilen kanala (canalis opticus) sokulur. Göz küresi orbita içinde iken, etraftan yağ ve
bağ dokusundan oluşmuş bir kütle ile kuşatılmıştır.
Her iki yandan gelen ve Canalis opticus'dan geçerek kafatası içine dahil olan N.opticuslar
(görme siniri) kısa bir gidişten sonra; Hipofiz bezinin önlerinde birbiri ile çaprazlaşarak kesişirler.
Bu çaprazlaşmada, bazı lifler çapraza katılırlar, bazıları ise bu kurala uymazlar.
Böylece çapraza uyan ve bir yandan gelen lifler öteki yana geçmiş olurlar. Bu yapılaşma iki
göz ile tek görmeyi sağlar.
Göz küresi dıştan içe doğru olmak üzere üç esas tabakadan meydana gelmiştir. Bu üç tabaka
sıra ile şu isimleri alırlar :
■ Dış tabaka : Sclera
■ Orta tabaka : Choroidea
■ İç tabaka : Retina
Dış tabaka oldukça sağlam ve kirişsi bir yapı gösterir. Göz küresinin büyük kısmını örterek
koruyuculuk yapar. Göz küresinin ön kısmındaki çıkıntılı cornea kısmı da esas itibariyle bu
tabakadan meydana getirilmiştir. Burada, cam renginde ve damarsız bir durumdadır. Orta
tabaka ise oldukça ince bir yapıdadır. Pigment hücrelerinden ve damarlardan oldukça zengindir.
Bu tabakanın öne doğru çıkıntılı kısmında pupillanın açılma ve kapanmasını temin
eden kaslar bulunur. Gözün görme ile ilgili esas tabakası ise iç tabakadır(retina). Burada
görme ile ilgili duyuları alan reseptör hücreler bulunur. Ancak, bu tabakanın bir kısmı ışığa
hassas iken, diğer bir bölümü ise bu hassasiyeti göstermez. Retina tabakasının her tarafından
başlayan ince sinir uzantıları, bir araya gelirler ve arkada görme sinirini (N. opticus)
oluştururlar.
Dışarıdan retina üzerine kadar gelen ışık, yolu üzerindeki ışığı kıran üç ayrı ortamdan geçerek
ilerler. Bunlar; gözün ön ve arka kameraları, Corpus vitreum ve Lens adı verilen yapılardır.
Lens askıya alınmış bir mercek gibi yerinde durur. Işığın durumuna göre yassılaşma
veya bombeleşme gösterir ve böylece lensin kırma gücü de değişir. Buna göre retina üzerine
düşen ışık miktarı da ayarlanmış olur. Lensin yapısında meydana gelen bu fonksiyonel
değişikliğe "akkommadation" denir. Göz küresinin iç boşluğunun büyük kısmı jelatinöz
yapıdaki Corpus vitreum tarafından doldurulmuştur. Ön ve arka kameralarda ise açık renkli
akıcı bir sıvı vardır. Her iki kamera Iris tarafından ayrılmış gibidir. Ancak ortada Pupilla ile irtibatlıdırlar.
Bu irtibat dolayısı ile kameralar arasında sıvının sirkülasyonu meydana gelir.
1.2.2. Gözün Koruyucu Elemanları ve Hareketlerinde Yardımcı
Alt ve üst göz kapakları (palpebrae) vasıtasıyle gözün kapatılması sağlanır. Göz kapaklarının
iç yüzü bağ dokusundan oluşmuş, sağlam yapılı bir örtü ile döşenmiştir (conjunctiva).
Bu örtü devam ederek, daha ileride göz küresine atlar. Orbitanın üst-dış köşesinde
gözyaşı bezleri (Gl. lacrimale) yer alır. Bu bezlerin salgıladıkları sıvı, göz kapaklarının hareketleri
ile bütün göz küresini yıkar ve gözün iç köşesindeki gözyaşı havuzunda (Saccus lacrimalis)
toplanır. Gözyaşının bir kısmı dışarıya akarken, bir bölümü de dar bir kanal aracılığı
ile burun boşluğuna nakledilir.
Göz kapaklarının serbest kenarlarında yağ ve ter bezleri bulunur. Burada aynı zamanda kirpiklerde
yer alır. Bu yapılar gözü yabancı maddelere ve aşırı sıcağa karşı korurlar. Yabancı
maddeler ile tahriş durumunda, yoğunlaşmış kan damarları dolayısı ile conjunctiva'da
kırmızı bir görüntü meydana gelir. Ikter durumunda ise, conjunctiva'da bilirubin toplanması
ile, gözün beyazı sarı olarak görülür.
Göz küresinin hareketleri altı kas tarafından sağlanır. Orbita'nın kemik duvarlarından başlayan
bu kaslar, göz küresi üzerinde değişik yerlerde Sclera'ya tutunarak sonlanırlar. Göz
küresini her taraftan kuşatan yağ ve bağ dokusu, orbita içinde kürenin hareketlerini kolaylaştırır.
Göz kaslarının düzenlenme durumuna göre, göz küresinin her yana hareketi kolayca
yapılır. Gözlerin hareketleri simetrik olarak meydana gelir. Yani, her iki gözde aynı anda
benzer hareketler elde edilir. Göz kaslarının uzunluk ve fonksiyonlarının birbirlerine karşı
uyumsuzlukları, şaşılığa yol açar.
1.3. İşitme ve Denge Organı (Organum vestibulocochleare)
İşitme ve denge ile ilgili organlar, genel bir tanımlama ile çok defa sadece "kulak" olarak belirtilir.
Çünkü, her iki duyu ile ilgili elemanlar, yakın komşuluk halinde ve temporal kemik içinde
bulunurlar. Bu bakımdan, işitme ve denge ile ilgili organlar arasında sıkı bir ilişki de söz
konusudur.
Esas itibariyle Os temporale'nin kaya parçası (pars pyramis) içinde ve iç kulak bölümünde
bulunurlar. Denge organı (statik aperey) boşluktaki oryantasyonu, Cochlea'daki işitme elemanları
ise işitme ile ilgili fonksiyonları yerine getirirler. Her iki kısma ait sinir uzantıları da,
VIII. kafa çiftini (N.vestibuloccochlearis) meydana getirmek üzere birleşirler. Bu sinir geriye
doğru bir gidiş ile, beyindeki ilgili çekirdek sahalarında sonlanır.
Yukarılarda da açıklandığı gibi, işitme ve denge ile ilgili organlar beraberce çoğu defa "kulak"
adı altında tanımlanır ve incelenir. Kulak yapısına göre dış, orta ve iç kulak olmak üzere
üç bölümde ele alınır. Her bölüm ise kendini oluşturan şu elemanlardan meydana gelmiştir:
■ Dış kulak : Auris externa
■ Kulak kepçesi ................. Auricula
■ Dış kulak yolu (açıklığı).. Meatus acusticus externus
■ Kulak zarı ...................... Membrana tympani
■ Orta kulak : Auris media
■ Orta kulak boşluğu ........ Cavum tympani
■ Kulak kemikçikleri .......... Ossicula auditus
■ Öztaki borusu ................ Tuba auditiva
■ Komşu boşluklar ............ Cellulae mastoidea
■ İç kulak : Auris interna
■ Kemik labirent ................ Labyrinthus osseus
■ Zar labirent ..................... Labyrinthus membranaceus
İç kulak yapısı içinde görülen zar labirent kısmı, kendi içinde tekrar Cochlea, yarım daire kanalları
ve Utriculus ve Sacculus olmak üzere kısımlara ayrılır. Buralarda işitme ve denge ile
ilgili spesifik hücreler bulunur.
Zar labirent, kemik labirent içinde yer almıştır ve tamamen kemik yapının şekline uygun bir
form gösterir. Birbirleri ile ilişkili fakat her taraftan kapalı bir geçit sistemi oluştururlar. Endolimfa
(endolympha) ve perilimfa (perilympha) adı verilen sıvılar burada bulunur.
Dış kulak ile orta kulak timpan zarı ile ayrılır. Orta kulaktaki küçük üç adet kemikçikten Malleus
adını alan timpan zarı ile irtibatlıdır. Stapes ise iç kulak duvarına irtibatlıdır. Her iki kemik
arasında da Incus adı verilen kemik bulunur. Böylece, dış kulak yolundan gelen ses dalgaları
timpan zarından Malleus'a aktarılır. Daha sonra bu titreşimler isimleri verilen kemiklerin
oluşturdukları fonksiyonel zincir üzerinden, Stapesin tabanı ile iç kulağa nakledilerek, ilgili
hücreler tarafından alınmaları sağlanır. Gerek işitme ve gerekse denge ile ilgili duyu, spesifik
hücreler tarafından alındıktan sonra, evvelce de belirtildiği gibi VIII. kafa siniri tarafından
beyindeki merkezlere kadar ulaştırılır.
1.4. Koku Organı (Organum olfactus)
Koku organının reseptör hücreleri burun boşluğu içinde bulunur. Burun tavanı ve burun
bölmesi ile, yan duvarları üzerinde yaklaşık 4-6 cm2'lik bir alan üzerine dağılmış spesifik
hücrelerdir. Bu sahaya "regio olfactoria" adı verilir. Koku alma duyusu gelişmiş olan bazı
memelilerde Regio olfactoria sahası daha da geniş bir durum gösterir. buradan da anlaşıldığı
gibi, burun boşluğunu döşeyen mukozanın tamamı koku işi ile ilgili değildir. Daha
büyük kısmı ise solunum sistemi ile ilgilidir. Bu bölüme de "Regio respiratoria" denir. Koku
bölgesi mukozasında özellikle sarı-kahverengi pigment depo edilmiştir. Bu bakımdan solunum
ile ilgili bölgelere göre biraz daha koyu renkte görülür.
Koku duyusunu alarak, merkeze götüren ince koku sinirleri (Nn. olfactorii) bu bölgedeki
spesial hücrelerden başlar. Geriye doğru bir uzanış ile, etmoid kemiğin kalbursu
bölümünden (lamina cribrosa) geçerek kafatası içine dahil olurlar. Burada, beynin frontal lobunun alt yüzünde bulunan ve Bulbus olfactorius adı verilen şişkince yapının içine sokularak
ilk sonlanmalarını yaparlar. Buradan başlayan uzantılar yollarına devam ile (koku yolları)
beyindeki koku merkezlerine kadar gelirler.
1.5. Tat organı (Organum gustus)
Tad alma işi ile görevli organlar dilin mukoza örtüsü içinde bulunur. Yüksek hassasiyetli
oluşumlardır. Dilin değişik bölümlerinde bulunan çıkıntılar (papilla) içinde yerleşmişlerdir.
Bunlara tat tomurcukları (Caliculi gustatorii) adı verilir. Büyük kısmı dilin üzerinde olmakla
beraber damakta, epiglotta ve özofagus'un üst bölümlerinde de tat tomurcuğu bulunur.
Bunlar birer kimyasal reseptörlerdir.
Tomurcuklar yolu ile alınan tat duyusu, beyindeki merkeze değişik sinirler üzerinden taşınır.
Dilden alınan duyuları esas itibariyle Chorda tympani adı verilen sinir nakleder. Böylece daha
ileride de görevi Nervus facialis yüklenir. Ancak; N.glossopharyngeus (IX) ve N.vagus
(X) üzerinden de beyne tat duyusu nakledilir.
Ağızdaki tat tomurcukları yardımı ile; acı, tatlı, ekşi ve tuzlu olmak üzere dört esas tat alınarak
nakledilir. Papillalar bu duyulara göre özel yapı kazanmıştır. Buna göre bazı bölümlerde,
bazı duyular daha ön planda alınır. Örneğin; dilin üst-yan kısımlarından ekşi, arka
kısımlarından açı, uç kısımlarından ise daha çok tatlı duyular alınır. Geniş bilgi için anatomi
ve histoloji kitaplarının ilgili bölümlerine başvurulması uygun olur..
Sözlük ve Kavram Dizini
Accomadati : Uyum
Auricula : Kulak kepçesi
Auris : Kulak
Bulbus oculi : Göz küresi
Cavum tympani : Orta kulak boşluğu
Choroidea : Gözün orta (damarsı) tabakası
Labyrinthus membranaceus : İç kulakta zar labirent
Labyrinthus osseus : İç kulakta kemik labirent
Meatus acusticus externus : Dış kulak yolu açıklığı
Membrana tympani : Kalak zarı
Retina : Gözün iç tabakası (ağ tabaka)
Sclera : Gözün dış tabakası
0 yorum:
Yorum Gönder
Lütfen adınızı, soyadınızı ve mail adresinizi belirterek yorum yapınız.